Honda Güvenli Sürüş 3 Eğitimi

20 Temmuz 2005 (1. Gün)

Geçen ay aldığım Honda Güvenli Sürüş 2 Eğitiminden çok memnun kalmıştım. Devamı niteliğindeki bu eğitime de gözü kapalı yazıldım. Eğitim sabahı erken kalkıp, otomobil ile rahat bir yolculuktan sonra eğitimin yapılacağı Şekerpınarı Honda fabrikasına geldim. Ziyaretçi kartımı aldıktan sonra buluşma noktasına gittim. Burada Çağrı Hoca bizi bekliyordu. Bir kaç form doldurduktan sonra nakil aracımız olan Honda Jazz ile eğitim alanına götürüldük. Beş Hornet, bir CBF bizi bekliyordu.

Dizi dizi motosikletler

Güvenli Sürüş 3 Eğitiminin kontenjanı 6 kişi fakat bir arkadaş gelmediği için 5 kişi olacaktık. Pistte ne kadar az motor olursa o kadar iyi oluyor.

Hornetler

Bizlere önce teorik ders verildi. Bu derste motorun bakımı ve yola çıkmadan önce yapılacak kontroller anlatıldı. Daha sonra motora doğru oturuş pozisyonunu öğrendik. Ellerin, ayakların, kalçanın pozisyonları uygulamalı olarak anlatıldı. Teoriden ısınma hareketlerine geçtik. Saatlerce motorun üzerinde kalacağımızdan krampları ve tutulmaları önlemek için vücudun iyice ısıtılması gerekiyor. Motosiklet  fiziksel dayanıklılık gerektiren bir uğraşı. Özellikle uzun yolculuklar öncesi bu tip ısınmaların yapılması önemli.

Parkur başlangıcı

Saat 10 civarı herkes motorunu seçti. Korumaları taktık ve motorlarımızın teknik kontrollerini kendimiz yaptık. Sıvılar, elektrik aksam, lastikler, zincir yağı ve gerginliği tek tek tarafımızdan kontrol edildi. Sonra Murat Hocanın arkasına takılıp ısınma turlarını atmaya başladık. Parkur slalomla başlıyor oldukça geniş virajlarla devam ediyordu. Isındıktan sonra hızlı turlar atmaya başladık.

Eğitim Pisti

Bir süre sonra motorlardan indik. Can Hoca viraj tekniklerinin teorisini, tahta üzerinde anlattı. Burada virajlara nasıl yaklaşacağımız ve nasıl çıkacağımız anlatıldı. Daha sonra tekrar motorlara binip bu öğrendiklerimizi parkurda uygulamaya başladık. Parkurun şekli her saat değişiyordu. Biz de su, çay, kahve molası veriyorduk. Hava oldukça sıcak olduğundan çok su kaybediyorduk, biz de vücudumuzun susuz kalmaması için bol bol sıvı tüketiyorduk. Ben meşhur su şişemi de yanımda getirmiştim. Her molada doldurup su içiyordum.

Can Hoca virajları anlatıyor

Saat bire doğru öğle yemeği için eğitime ara verdik. Hem acıkmış hem de yorulmuştuk. Fabrikanın yemekhanesi ve yemekleri çok güzel. Salata sevenler için ortada bir salata barı var. Açık büfeden istediğiniz kadar ot yiyebiliyorsunuz. Her yer pırıl pırıl ve kırmızı beyaz. Klimalar ortamı serinletiyor. Yalnız çıkışta yüzünüze fön makinesi tutulmuş gibi oluyor. Bir de yemek bittikten sonra kalan her şey tipine göre ayrıştırılıyor. Yemek artıkları hayvan barınağına gönderiliyor. Diğer atıklar da dönüşüme gidiyor.

Geri dönüşüm bölümü

Fabrika çok sessiz. Sadece çevre düzenlemesi yapan araçların sesleri geliyor. Japonlar buna çok önem veriyorlarmış. Çalışanlar için bir çok sosyal tesis var.

Yemekhane: Kırmızı – Beyaz

Yemekten sonra tekrar eğitim alanının yolunu tuttuk. Önümüzdeki sezon alttaki resmin arkasında görülen toprak alan da asfaltlanarak piste dahil edilecekmiş. Ayrıca içinde simülasyon cihazlarının da bulunacağı yeni bir eğitim binası hemen pistin yanı başına yapılacakmış. Haziranda geldiğimde en yakın tuvalet yürüme beş altı dakikalık bir mesafedeydi. Şimdi pistin yanı başına tuvalet yapılmış.

Öğleden sonraki ilk dersimiz, öğrendiğimiz 3 tip viraj tekniğini dairesel pistte uygulamak. Önce Murat hoca teknikleri teker teker bize gösterdi. İlk teknik kalçadan motoru yatırıp bizim dik olduğumuz pozisyon.

Murat Hoca bize demo yaparken

Aşağıdaki resimde de görülebileceği gibi bu teknikte motor yatıkken gövdemizin üst kısmı dik pozisyonda. Daha çok dar alanlarda ve slalomda kullanılan bir teknik. Viraj açısı küçüldükçe vücudu virajın ters tarafına transfer edip motorun daha rahat dönmesini sağlıyoruz.

Motoru yatırarak viraj alma

Diğer teknik ise gündelik hayatta en çok kullandığımız, motorla beraber yatma tekniği. Bu teknikte motor ne kadar yatarsa biz de onunla o kadar yatıyoruz.  Alttaki resimde bu teknik kullanılıyor.

Motorla beraber yatarak viraj alma

Son teknik ise motordan fazla yatma. Bu viraj tekniğinde motordan adeta sarkarak gidiyoruz. Daha çok pistte kullanılan bir teknik. Amaç motoru dik tutarak tekerlerinin yere daha dik basmasını sağlamak ve virajı daha hızlı dönmek. Virajın içine doğru diz açarak motordan sarkıyor ve merkezkaç kuvvetini yenmeye çalışıyoruz. Pistte denemesi oldukça eğlenceli bir teknik.

Askı tekniği ile viraj alma

Murat Hoca bütün teknikleri bir kez daha gösterdikten sonra sıra bize geldi. Herkes her tekniği üçer tur deneyecekti.

Murat Hoca

Piste ilk ben çıktım. Fotoğraf makinemi de Çağrı Hocama verdim. İlk çıktığım için bütün yanlışları yaptım ve yaklaşık 20 tur döndüm pisti. Önce motoru yatırarak döndüm sonra motorla beraber yatarak. En son olarak da askı tekniği ile döndüm ama insan 190cm olunca bu tekniği yaparken komik durumlara düşebiliyor.

Tekniksiz bir dönüş 🙂
Dön baba dönelim
Hesapta askı tekniği 🙂

Daha sonra Aytekin Abi çıktı piste. Baktım gayet güzel dönüyor. İşte tecrübe böyle bir şey diye düşündüm kendi kendime.

Aytekin Abi dönüyor Can ve Çağrı Hocalar seyrediyor.

Bu parkuru tamamladıktan sonra dar virajların ve denge manevralarının olduğu diğer parkura geçtik. Burada virajlara geniş girip dar çıkmayı uygulayacaktık. Eğer doğru açıda giremezsek kukalarla öpüşüyorduk. Parkur her zamanki gibi slalomla başlıyordu. İki noktada fren istasyonu vardı. En son da denge platformuna çıkıyorduk.

Hocalar parkuru hazırlıyor

Denge platformu yerden iki parmak yüksekliğinde, bir buçuk karış eninde ve 20-25 adım uzunluğunda bir demir. Önce üzerinden düşmeden geçmeye çalışıyorsunuz. Bu işin kolay kısmı. Kimsenin bu konuda bir sıkıntısı yok.

Denge platformu

Gelelim asıl yapmamız gerekene. Platform üzerinde düşmeden, ayağı yere koymadan en uzun süre kalmak. Bunu için öncelikle rahat olmanız gerekiyor. Hocalar saniye tuttuğundan biraz stres var.

Çağrı Hoca nasıl geçmemiz gerektiğini anlatıyor

Önce Murat Hoca demo yaptı. Motoru debriyaj ve arka frenle yavaşlatıyor, sonra gidonla sağ sol yapıp yolu bir miktar uzatıyor. Dizler depoya sarılı. Ön fren kullanmıyoruz. Gidonla dengemizi bulduğumuzdan ön fren bizi düşürebilir. Hep karşıya bakıyoruz. Önümüze, tekerimize bakarsak denge bozuluyor. Kısaca gitmek istediğiniz yere bakacaksınız. Kukaya bakarsan kukaya çarparsın.

Murat Hoca demoda

Motor duracak gibi olursa yarım debriyaj az gaz vererek biraz ilerletiyoruz sonra hemen ayak freni.

Dizler depoyu sıkıyor, ayak freni eziyor, debriyaj yarım

Derken sıra bize geldi. 12, 13 saniyelerle başladım. Aytekin Abi ile çekişiyorduk. O 13 yaparsa ben 14 yapıyordum. Sonra bir bakıyordum 15 yapmış. Bazen de tekeri düşürüyorduk. Tekeri düşürdükten sonra tekrar platforma çıkmak sakıncalı. İki tekere bindiğimizden, bu tip yükseltilere dik açıyla yaklaşmak gerekiyor. Eğer açı doğru değilse teker tutunamıyor ve motorun düşme tehlikesi ortaya çıkıyor. Güvenli Sürüş 2 Eğitiminde bir çok kişi bu şekilde motoru düşürmüştü.

Çıktık Sırat köprüsüne 🙂

Can Hoca sağ olsun epey motivasyon verdi. Bir geçişimde sürekli başımda durdu. Ben de onu mahçup etmemeye çalıştım. 18 küsur ile günün en iyi derecesini yaptım. Kendim de dahil kimse kıramadı. Ta ki ertesi güne kadar ama o başka bir hikaye.

Sağ sol, sağ sol… Aman düşme
Diğer bir geçiş
Can Hoca motivasyonu

Parkurun diğer tarafları da çok eğlenceliydi. “m” şeklinde bir viraj vardı. Ben üst üste 3 kere yanlış yaklaşıp motoru devirdim. Böylece sabah öğrendiğimiz düşen bir motor nasıl kaldırılır dersini tatbik etme fırsatı buldum. Can Hoca daha sonra beni motordan indirip viraja başka bir açıdan baktırdı. Bir de baktım bildiğimiz slalom. Sadece çevredeki kukalar kafa karıştırıyor.  Ondan sonra bir daha düşmedim.

Tatlı dönüşler

“m” şeklindeki viraja geri dönelim. Eğer kalçadan motoru yatırıp tekrar kaldıramazsanız motor dönmüyor. Şöyle söyleyeyim ayaklar yerdeyken o virajı tek manevrada alamıyorsunuz. İleri geri bir kaç manevrada dönebiliyorsunuz. Ama doğru hız ve açı ile yaklaşıp belinizi iyi kullanırsanız çocuk oyuncağı.

Viraj kombinasyonları

Diğer virajlarda sorun yaşamadım. Arada konsantrasyon kaybından bir kaç kuka uçurdum. O kadar da olur artık.

Son turlar
Günün yorgunluğunun resmi

Saat beş civarı paydos ettik. Motorları park edip arabaların olduğu yere doğru yola koyulduk. Çok terlemiştim. Ensem pişmişti. Botları çıkardım ayaklarım bayram etti. Bir de dizlikler pantolonumu yemişler. Sağı solu örselenmiş. Tabi dizim arka tarafları da bu örselenmeden nasibini almıştı. Arabama kurulup evin yolunu tuttum. Ertesi gün daha zor olacaktı.

21 Temmuz (2. Gün)

Dün tanıştığım Tahir’le, aramızda şöyle bir diyalog geçmişti:

Tahir: – Motorun ne?
Kayı:  – Kawasaki Z750 S
Tahir: – Ne renk?
Kayı:  – Siyah
Tahir: – Öyle mi bizim orada da siyah bir Z750 S var
Kayı:  – Hadi ya nerede oturuyorsun?
Tahir: – Erenköy
Kayı:  – A ben de Erenköy’de oturuyorum. İstasyona yakınım.
Tahir: – Ben minibüs yolu üzerinde oturuyorum. Yapı Kredi Bankası var orada.
Kayı:  – Tamam o zaman. Yapı Kredi bizim şirketin karşısı, sen benim motoru görüyorsun :))).

Gideceğimize yakın Tahir “Motorla mı gelsem yarın acaba?” dedi. Ben de “Sen gelirsen ben de gelirim” dedim. Böylece saat 08.15’te Tüccarbaşı Yapı Kredi’nin önünde buluşmak üzere vedalaştık.

Bu sabah daha erken kalktım. Motor brandalıydı ve benzini yoktu. Arabadan montu ve botları aldım. Sonra bir eksiklik var diye düşündüm. Tabi ya kaskımı unutmuştum. Tekrar yukarı çıkıp kaskımı aldım. Motorun brandasını kaldırdım. Ben de hazırlanıp benzinciye gittim. Benzin alıp geri Yapı Krediye döndüm. İki üç dakika sonra da Tahir KTM Duke ile göründü. Selamlaşıp yola koyulduk. Ben OGS yi de yanıma almıştım. Rahat bir yolculuktan sonra TEM’den çıktık. Ben OGS den geçtim baktım Tahir de peşimden geldi. Onda da OGS var diye düşündüm. Fakat daha sonradan olmadığını ben geçtim diye peşimden geldiğini öğrendim. Opet’in önünde bir Honda Shadow selam verip bizi geçti. Yol çalışması olduğundan ben yavaş gidiyordum. Yol düzelince onu geçtim. Sonra bir baktım peşimden geliyor, dikkatli bakınca Aytekin Ağabey olduğunu anladım.

Üç motor doğruca eğitim alanına gittik. Motorları park edip diğer arkadaşları beklemeye koyulduk. Tabi bu arada herkes birbirinin motorunu inceliyordu.

Gazi olacak olan CBF

Eğitime ısınma hareketleriyle başladık. Daha sonra motorlarımızın teknik kontrollerini yaptık. Sonra marşa basıp pistte ısınmaya başladık. Her zaman olduğu gibi Murat Hoca en önde bizler arkasında yeni parkuru tanımaya başladık. Bir müddet ısındıktan sonra hızlı turlara başladık.

Çıplaklığın dayanılmaz hafifliği
 

Günün yeniliği merdiven etabıydı. Parkurun en sonunda merdiven üzerinde geçiyorduk. Burada amaç böbrek taşı düşürmeyecek şekilde üzerinden geçmek. Bunun için de ağırlığımızı ayağa kalkarak dizlerimize veriyoruz.

Merdiven Etabı
 

Engele yaklaşınca ayağa kalkıp yarım debriyaj engele giriyoruz. Ayak frende, gözler ileriye bakıyor. Arka teker engeli inince hafif bir gaz verip bir sonraki engeli çıkacak kadar ivme kazanıyoruz. Önemli olan teker yerdeyken gaz vermek. Merdiven üzerindeyken gaz verince motorun dengesi bozulabiliyor ya da merdiveni arkaya atabiliyor. 

Yavaşça yaklaşıyorsunuz
 

Küçük motorlarla bu işi yapmak daha kolay. Motor ağırlaştıkça yavaş manevralarda kontrol etmek zorlaşıyor. Ben gazı az verdiğimden bir kaç kez istop ettirdim. Onun dışında sorunsuz bir etaptı.

Tıkır tıkır geçiyorsunuz
Murat Hoca slalomda

Öğlene doğru eğitime ara verip yemekhanenin yolunu tuttuk. Bu sefer yemeklerin resmini de çektim. Günün mönüsü semiz otu, mercimek çorbası, sebzeli börek, salata ve meyveli tarttı. Afiyetle hepsini sildim, süpürdüm. Utanmasam bir tur daha dönerdim. Bu arada bir şeye dikkat ettim. Japonların tabaklarında pilav vardı. Yemek çıkışı bunu Can Hocaya sordum. Meğer her gün aralarından biri pilav yapıyormuş. Diğerleri de afiyetle yiyorlarmış.

Yemekler nefisti
Hocalar öğrenciler el ele,
Güzel yemekler mideye…

Yemek sonrası tekrar eğitim alanına döndük. Biraz hoşbeşten sonra motorların üstüne bindik. Parkur yine değişmişti. Ani fren ve hızlı kalkış çalışması yapacaktık. Zaten her parkurda fren noktaları var. Yine her parkur slalomla başlıyor. Fren ve slalom en önemli şeyler. Bunları çok güzel yapıyorsanız motora tam hakimsiniz demektir. Epey lastik yaktık. 

Parkur öncesi ön bilgi verilirken

Biz daha  önce de dediğim gibi beş öğrenciydik. Bir de yavaş amcamız vardı. Nasıl 3. seviyeye gelmiş anlamadım. Zaten 2. seviyeyi de almamış. Araya hatırlı birilerini mi sokmuş bilemiyorum ama onun arkasına düştünüz mü yandınız. O kadar yavaş gidiyor ki ne viraj yapabiliyorsunuz ne de fren. Amcayı en son başlatıyorduk 3-5 tur sonra en öndeki ona tur bindiriyordu. Ben bir keresinde o slalomdayken yanından geçtim ama Çağrı Hocadan ihtar yedik. Bunları neden anlatıyorum? Bir sonraki eğitim kaçınma manevralarını uygulayacağımız parkurdu. Bu parkurda hızlanıyorsunuz Can Hocanın kaldırdığı elinin ters tarafına motoru yatırıp hayali engelden kaçınıyorsunuz. Hangi elin ne zaman kalkacağı belli olmadığından reflekslerin iyi olması gerekiyor. Bu amca CBF ile eğitimi sürdürüyordu. Kaçınma manevralarında direksiyonu ittikten sonra ön freni sıkmış. Bir ses duydum CBF ile beraber yerde dönüyorlardı. Allah’tan kimseye bir şey olmadı. Olan CBF e oldu. Koruma demiri eğildi, sağ ayak pegi kırıldı, egzoz çizildi. Haliyle akşam yapacağımız CBF test sürüşü yalan oldu. 

Can Hoca kaçınma manevrasını anlatıyor.

Son olarak geniş ve hızlı virajların olduğu  parkura girecektik. Parkur hazırlanırken biz de motorda denge çalıştık. Aşağıdaki resimdeki motora (biz düz olarak) binip ayakları yere koymadan durmaya çalışıyorduk. Ben 20 saniye kadar durabildim. Aslında biraz pratikle süre uzatılabilir. Ama yine de göründüğünden zor bir iş.

Çağrı Hoca akrobasi etabında

Hızlı parkuru da başarıyla tamamladık. Bu parkuru bir ters bir düz geçtik. İki hızlı viraj bir kaç da yavaş viraj ve tabi ki her zaman olduğu gibi slalom vardı. İlk günle son gün arasında slalomumda büyük gelişme vardı. Özellikle tam konsantrasyon sağladığımda 5 metre arayla sıralanmış kukalar arasından kuğu edasıyla süzülüyordum. Ama bir kukaya çarpmaya görün patır patır iki üç tanesine daha çarpıyorsunuz. Benim rekorum 4 kuka.

Yeni parkur çalışmaları
 

Ve eğitimin sonu. Kukalar çekiliyor pist test sürüşlerine hazırlanıyor. Ben aşağıdaki resimde görülen polis motorunu, CBR 125’i, 600F Sport’u ve Today’i test ettim. Polis motoru en eğlencelisiydi. Gidon yüksek ve üzerinde bir dünya düğme var. Sele inanılmaz rahat. Bir de ön camı olsa tadından yenmez. Muhtemelen vardır ama eğitimde kullanıldığı için yan aynalar gibi o da sökülmüştür. CBR 125 bana çok küçük haliyle. Altımda kayboluyor. Ama boyundan büyük işler başarıyor.

Polis motoru
Küçük olduğuna bakmayın süper gidiyor

600F ise çok yakışıklı bir SS. Ama onun üstünde de rahat değilim. Bir beden küçük geliyor. Zaten Hornet’e alışmışım yavaş hızlarda dönmüyor gibi geldi. 

Gelelim asıl oyuncuya. Hornet 900. İki gün boyunca 5 numaralı Hornet, 25 numaralı bendenizin kahrını çekti. Sert frenler, hızlı gaz açmalar, yatırıp kaldırmalar, arada kaldıramayıp yana düşürmeler, sürekli 1. 2. vitesler…. Ama bana mısın demedi. Her şeyden önce tipi, tarzı tam bana göre. Depo tokluğu mükemmel. Bacaklarınız arasındaki gücü ve torku hissediyorsunuz. Yavaş manevralarda çok kıvrak. Tork muazzam, koparıp götürüyor. En ufak bir titreşim yok. Sadece eğitim motorları oldukları için fren balataları ötüyor, vitesleri de biraz kemikli geçiyor. Özellikle benim Kara Kızıma göre kullanımı daha sert bir motor gibi geldi.

Aytekin Abi 600F testinde. Abi yakışmış bu motor sana 
Gel satalım Shadow’u alalım 600F’i

Böylece bir eğitimin daha sonuna geldik. Gayet tatmin edici, yararlı bir eğitim oldu. Bütün hocalara ve bu organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ediyorum.

Soldan Aytekin Abi, Yavaş Amca, Murat Hoca, Soner Abi, Çağrı Hoca, Tahir, Ben ve Tayfun Hoca

Gider ayak koca custom Valkyrie Rune ile bir fotoğraf çektirdim. 1832cc 6 silindirli tam bir dev. Ama virajda ne yapıyor onu bilemiyorum :). Amerika’nın yollarına göre. Route 66.

Honda Volkyrie Rune

Daha sonra Aytekin Ağabey, Tahir ve ben İstanbul’a doğru yola koyulduk. Tahir turnikelerden bilet alacaktı. Biz uzun bir süre yavaş yavaş gittik ama gelen giden olmadı. Belki de sabah yanlışlıkla kaçak geçtiği OGS parasını ödedi. Eve geldiğimde tatlı bir yorgunluk vardı üzerimde. Neyse ki bu akşam basket maçım yok diye düşündüm.