Saros Körfezi Dalış Etkinliği

26 Haziran 2005

26 Haziran Pazar sabahı saat 7’de Bimexcar’dan hareket ettik. Selçuk ve Ekrem ile Ahmet’i almaya gittik. Ben fırından sıcak zeytinli açma ve simit almıştım. Yolda onları yedik. Citroen C3 dizel iyi hoş otomobil de içi bizim gibi iri insanlara dar geldi. Ama çekişini ve yakıt sarfiyatını çok başarılı buldum.

Saros Yolunda

Saat on civarı Saros İbrice’ye ulaştık. Hava çok güzeldi. Sıcaklık dalış için idealdi. Bizim merak ettiğimiz suyun sıcaklığıydı.

İbrice Limanı, Saros

Dalış yapacağımız yere toprak bir yoldan ulaştık. Otomobili yukarıda bırakıp seke seke aşağı koya indik. Deniz Feneri dalışlara başlamıştı. Biz yaklaşık bir saat sonra ilk dalışlarımızı yapacaktık. Dalış kıyafetlerini giymeden önce biraz denize girip yüzdük, şinorkel yaptık.

Dalış Noktamız
Uğur Böcekleri
İbrice Liman Girişi

Her tarafta uğur böcekleri vardı. Ben hayatımda görmediğim kadar çok uğur böceğini burada gördüm. Yukarıdaki fotoğrafta makro çekim yapmak istedim ama biraz bulanık çıktılar.

Daha önce sadece bir kere kıyı dalışı yapmıştım. Zaten o da gece dalışıydı. Tüpler yukarıda doluyordu ve yukarıya çıkan patika dizim için oldukça zorluydu. Bir de omuza tüp alınca iniş çıkış hepten eziyet oluyordu. Kıyı dalışının diğer handikapları da duş ve tuvalet olmaması, ekipmanlarla denize yürüyerek girmek ve denizden aynı şekilde yürüyerek çıkmak.

Ben ve Türker ilk dalışa giderken

İlk dalış ekibimiz belli oldu. Dalışa Ömer liderlik edecekti. Selçuk ile ben, Ahmet ile de Türker badi oldu. Sıtkı da en arkadan gelecekti. Türker nargile (havayı hızlı tüketip tüp bitirenlere deniyor) olduğundan ona büyük tüp ayarlamıştık. Ben de dalış yeleğimi (BC) M beden almıştım bu sefer. Üzerime tam oturdu. Diğer dalışlarda kalıbıma bakıp L veriyorlardı ama bende göbek olmadığından alt taraf hep bol kalıyordu.

Dalışın ilk metreleri olaysız geçti. Derken Selçuk yukarda kaldı. Ona doğru baktığımda kulağı ile ilgili bir problem olduğunu gördüm. Gruptan ayrılıp biraz yükseldim. Kulağını gösteriyordu. Selçuk’la grup arasında beklemeye başladım. Selçuk yüzeye çıkıp tekrar indi. Her şey yolundaydı. Dalıştan sonradan konuştuğumuzda 30m civarında kulağının tamamen açılıp rahatladığını anlattı. Ömer her deliğe bakıp ilginç deniz canlıları arıyordu. En sonunda kocaman bir istakoz gördük. Elim kadar kıskaçları vardı. Ayrıca bir kaç tane de deniz böceği gördük.

Dalış yaklaşık 35 dakika sürmüş ve 33 metreye inmiştik. Su bazı yerlerde epey soğuktu. Çıktığımızda Ahmet’in Suunto dalış bilgisayarı suyun sıcaklığını 16 derece gösteriyordu. Ben 50 bar hava ile çıktım. Hava yönünden bir problem yaşamıyorum artık.

Ahmer, Türker ve Ben

İkinci dalıştan önce dinlenmek üzere gölgeye çekildik. Güneş bütün enerjinizi alıyor. Bol bol su içtim. Belki dalışta çok fazla terlemiyoruz ama yine de su kaybı oluyor. Su çok önemli. Kimse 30 metrede su eksikliğinden baygınlık geçirmek istemez.

Ahmet ile Ekrem bakkala nevale almaya giderken, biz de Selçuk ile kayaların üstüne tünedik. Doğru düzgün havlu serip yatacak yer yoktu. Üstelik dizim de ağrıyordu. Şöyle ağız tadıyla yukarıya uzatamadım bacaklarımı. Derken Ahmetler geldi. Adam başı bir ekmek almışlar arasına peynir koydurmuşlardı. Yanına da domates, salatalık almışlardı. Öğle yemeğimizi bu şekilde hallettik.

İkinci dalışları yapmak için tüplerin dolmasını bekledik. Ekip Sıtkı hariç aynıydı. İkindi vakti deniz dalgalanmıştı. Muhtemelen bulanık bir su altı bizi bekliyordu. Aluminyum tüp aldığımdan kemere 2 kg fazla ağırlık taktım. Ekipmanı kuşanıp denizde ekibin geri kalanını beklemeye başladım. Ahmet’in  BC sorunu oldu. BC hava kaçırıyormuş. Uzunca bir süre onu bekledik. Herkes tamam olunca Ömer dalışla ilgili bilgileri verdi. 32 kayasına dalacaktık.

Dalış sorunsuz başladı. Akıntı nedeniyle görüş bulanıktı. Özellikle 30 metre altında pek bir şey belli olmuyordu. 32 kayasına gittik ve çevresinden döndük. Biraz daha aşağı inip geri döndük. Yaklaşık 36 metreye inmiştik ve 25 dakika su altında kalmıştık. 
Dalış sonrası Selçuk, Ahmet, Türker ve Ben

Dalış bitince hazırlanıp Saros’dan ayrıldık. İlk hedefimiz Tekirdağ. Köfteler bizi bekliyor :). Tekirdağ’a ulaşınca şehir merkezindeki köftecimize gittik. Adam başı ikişer porsiyon köfteyi midelere indirip bünyeleri rahatlattık. Sonra da hemen yandaki pastaneden Tekirdağ helvası yedik.

Tekirdağ’dan sonra trafik epey kalabalıklaştı. Otobana çıkınca rahatlarız dedik ama otoban köprü yolu gibi olmuştu. Bütün tatilciler eve dönüyordu. Bir de bu hafta Kırkpınar Yağlı Güreşleri vardı. Onu seyretmeye gidenlerin de bir kalabalığı olmuştur.

Eve saat 23.30’da gelebildim. Duşumu alıp yatağıma yattım. Günün kritiğini yaparken uykuya dalıvermişim.