22 Eylül 2005
Otomobil tutkunları için Frankfurt ve Paris otomobil fuarları çok önemlidir. Dünyanın en büyük iki otomobil fuarı olan Frankfurt ve Paris fuarları her sene dönüşümlü olarak düzenlenirler. 2005 yılı için sıra Frankfurt otomobil fuarındaydı. Ben de bir otomobil tutkunu olarak hayallerimden birini gerçekleştirmek üzere Almanya’nın yolunu tuttum. Kadim dostum Volkan beş senedir Bremen’de yaşıyordu. Organizasyon şöyle gerçekleşti. Ben Bremen’e Volkan’ın yanına gittim. 22 Eylül sabaha karşı Birben ailesi ile yola koyulduk. Tuğrul da Paris’ten trenle Frankfurt’a geliyordu. Ahmet ve Selçuk ise İstanbul’dan uçakla Frankfurt’a geliyorlardı.
Sabah Tuğrul ile kalacağımız otelin önünde buluşup çantaları otele bıraktık. Otelimiz Merkez İstasyon’a çok yakındı. Zaten internetten otel ayarlarken istasyona ve fuar alanına yakın olmasına dikkat etmiştim. Tuğrul ve Kağan ile beraber yürüyerek fuar alanına doğru yola koyulduk. Volkan ve Nermin arkadan geleceklerdi. Selçuk ve Ahmet’in uçağı ise rötar yapmıştı. Onlarla fuar alanında buluşacaktık.
Fuar alanına doğru yürürken dev bir işçi kadın heykeli gördük. Elinde tuttuğu çekiç bir aşağı bir yukarı hareket ediyordu.
Fuar alanı çok büyük. Bir sürü bina düşünün; ortalarında da kocaman bir avlu. Bütün binalar tüp geçitler ile birbirine bağlanmış. Ben video kameramı aldım fotoğraf makinesini de Tuğrul’a verdim. Mutlaka çekmesi gereken otomobilleri söyledim. Sonrasını istediğin gibi çek dedim.
Öncelikle Ford grubunun salonuna daldım. Burada grubun elit markaları vardı. Jaguar’ın yeni XK coupesinin dünya tanıtımı vardı. Profilden Hyundai’nin coupesini andırmıyor mu sizce de? Aston Martin DB9 ise muhteşemdi. Tabi fiyatı da…
Buradan sonra makineyi Tuğrul’a vermişim. Bizim Amerikalı hemen pikap resimleri çekmeye başlamış. Aşağıdaki fotoda Nissan Navara var. Pathfinder bazlı bir araç. Önden ikisi de aynı. Türkiye’ye yeni geldi. Şu anda piyasadaki en lüks pikaplardan biri. Ticari araç sınıfına girdiğinden ÖTV’si de yüzde bir. Pathfinder’la arasında epey bir fiyat farkı var. SUV severler için biçilmiş kaftan.
VW grubunun kocaman bir salonu var. Yeni Jetta ve EOS salonun yıldızları. Jetta bildiğiniz Bora. Zaten Amerika’da uzun yıllardır bu adla satılıyordu. Avrupa’da da isim değişikliğine gidilip Jetta olmuş. EOS’a gelince. Üstü açık Golf ya da Jetta diyebiliriz. Golf platformunu kullanıyor. Açılır sert tavanı sayesinde hem coupe hem cabrio olarak kullanılabiliyor. Üstelik açılır tavana sunroof da koymuşlar.
VW Grubun elit markası olan Audi ise markanın ilk SUV’si olan Q7’yi tanıttı. Yüksek bir station havasında olan Q7 beni fazla cezbetmedi. Ne de olsa bir SUV.
SUV demişken Avrupa’daki en başarılı ABD SUV’u Jeep Cherokee’nin yeni modelinin fotosunu çekmeden olmaz. Hele ki fotoğrafçı Tuğrul ise. Adam hasta bu tarz otomobillere.
Gelelim fuarın en güzel dekorasyonu olan Mercedes’in salonuna. Girişte sizi grubun elit markası Maybach ile cim cime markası Smart karşılıyor. Yeni R serisi de bu alanda yerini almış. R serisi ile başlayalım. Kendine yeni bir sınıf yaratan R serisi 6 müstakil koltuktan oluşuyor. SUV ile station arası bir araç. Oldukça alımlı bir çizgisi var. Ben bile beğendim. Hele bir AMG modeli var ki etkilenmemek mümkün değil.
Maybach ise paranın alabileceği en lüks otomobillerden biri. Her şey konfor ve lüks üzerine kurulmuş. Canlısı fotolarından çok daha ihtişamlı. İsteğe bağlı alınabilen tekli arka koltuklar ise harika. TV koltuğu gibi yatınca ayaklarınızı destekleyen bir platform çıkıyor. Önünüzde de plazma ekran artık kahvenizi yudumluya yudumlaya film seyredersiniz. Fiyatı mı? Ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Ha bu arada bir de coupe modeli var ki akla ziyan. Lüks bir Batmobile.
Uzun bir yürüyen merdivene binip yukarı çıktım. İşte Mercedes vadisi ve vadinin yıldızı yeni S kasa. Mercedes’in amiral gemisinin dünya tanıtımı da bu fuardaydı. Yukarı çıktığınızda tepeden salonun manzarasını seyrediyorsunuz. Aşağı inerken sağlı sollu otomobiller var. Daha da ilerleyince bir meteor çukuruna geliyorsunuz. Onun dibinde de yeni S kasa. Yol döne döne inerken S kasanın yıllar içinde gelişimini gösteren maketleri görüyorsunuz. Dünya üzerinde ilk defa S kasada kullanılan sistemleri de bir müze havasında sunmuşlar. İlk ABS, ilk ESP, İlk Pre-safe kasa…
Yeni ML ve B serisi de fuarda yerlerini almıştı. Her iki otomobil de oldukça şık fakat fiyat olarak sahiplerini üzüyorlar. ML AMG ye dikkat! V8, 6.3lt, 510 HP güç, 630Nm tork. Etkileyici sayılar değil mi? En etkileyici sayı da 0-100km/sa değeri: 5
İşte benim tarzım olan bir otomobil: SLK. Yeni motoru bu fuarda görücüye çıkmış.
Ve geldik fuarın ağır toplarından birine. İşte karşınızda yeni S serisi. Tam bir teknoloji harikası. Yine sınıf başkanlığına oynayacak. Benim beğenmediğim tarafı kuyruğu. BMW 7 serisine bir gönderme yapmış herhalde. Kaslı çamurlukları da bana Focus’u hatırlattı. Tabi ultra lüks marka Maybach’tan da esintiler yok değil.
Mercedes’in salonundan çıktıktan sonra BMW’nin salonuna gittim. Burası daha mütevazı bir salondu. BMW’nin yenilikleri ise şöyleydi: Yeni 3 serisi Touring, BMW Z4 Coupe. Z4 coupeyi ben beğendim. Selçuk ise çok beğendi. Ne de olsa BMW’ci bir arkadaş.
Daihatsu’nun sevimli 4X4’üne değinmeden geçemeyeceğim. Terios’un yerini alan bu şirin aracın adı D-compact. Adı gibi küçük boyutlara sahip. Tam bir şehiriçi aracı.
Ve geldik fuarın diğer bir ağır topuna. Firmaların en çok önem verdiği sınıf olan compact sınıfa yeni bir otomobil geliyor. İlk Cenevre fuarında prototipini görmüştüm. Tabi resimlerini. Frankfurt fuarında ise kanlı canlı karşımdaydı yeni Honda Civic. Üstelik prototip modelinin neredeyse aynısı olarak. Hiç de alışık olmadığımız bir dizaynı var. Özellikle ön ve arka far grubu oldukça dikkat çekiyor. Cama entegre arka kanat ise çok şık duruyor. Hele otomobilin içine binince bu araç başka bir çağa ait hissine kapılıyorsunuz. Göstergeler, kumanda kolları… sanki bir uzay mekiğindesiniz. Üstelik çok rekabetçi fiyatlarla pazara sunulacakmış. Gösterilen ilgi de oldukça fazlaydı. Otomobilin içine binmek için epey sıra bekliyordunuz.
Bunun dışında makinenin pili bittiği için fotoğrafını çekemediğimiz bir sürü güzel otomobil vardı. Özellikle nerede bu egzotikler, diyenleri duyar gibi oluyorum. Lambo, Ferrari, Porsche (Cayman’ı neden çekememiş bilmiyorum), Bugatti… Ayrıca modifiyeli otomobiller salonunda da dehşet otomobiller vardı. Brabus’un 1000Nm torklu Mercoları gibi. Fuarın sonunda epey yorulmuştum. Bütün gün koşturmuş ama fuar alanının tamamına yakınını da gezmiştim. Darısı Paris Motor Fuarı’nın başına diyelim.