5 Kasım 2011
Kasım ayında gerçekleştirdiğim Hollanda-Almanya gezimdeki çok keyif aldığım duraklardan biri de Avrupa’nın en büyük klasik ve antika otomobil müzelerinden biri olan Louwman Museum’du. Hollanda’nın üçüncü büyük kenti olan The Hague, Hollanda Parlamentosu gibi Louwman Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor.
Saat onda açılan müzeye iki aslan heykelinin süslediği kapıdan girdim. Sonradan öğrendiğime göre bu iki aslan heykeli yine Louwman ailesine ait olan hayvanat bahçesinden kalmış. Hemen yanından geçen dere ise yol ile müzeyi ayırıyor.
Arabayı müzesinin altında yer alan geniş otoparka bıraktıktan sonra müzenin bahçesinde bir süre oyalanıp fotoğraf çektim. Zira müze saat onda açılıyordu ve ben beş, altı dakika erken gelmiştim. Bahçenin peyzajına ise tek kelime ile bayıldım.
Müzeye giriş 13,50 Euro. 5 Euro da otopark için veriyorsunuz. Gişede verilen jetonu kaybetmeyin zira otoparktan çıkışta onu kullanıyorsunuz.
Gelelim müzenin tarihine. Hollandalı otomobil ithalatçısı Piet Louwman tarafından, 1934 yılından beri biriktirilen otomobiller, 1968 yılında ilk Louwman Müzesini oluşturmuş. İki şehir değiştiren müze, şimdilerde oğul Evert tarafından The Hague şehrinde, yeni binasıyla bir müze olarak 2010 yılında halkın ziyaretine açılmış. Bu güzel müzenin mimarı ise dünyaca ünlü mimar Michael Graves. Netten araştırma yaparken Graves’in, 2012 Driehous Prize’a (mimarlık ödülü) layık görüldüğünü öğrendim. 24 Mart tarihinde ödülünü (bronz bir heykel ve 200.000 USD) Chicago’da alacakmış.
Müzede 230’un üzerinde klasik ve antika otomobilin yanı sıra motosikletler, heykeller, resimler, posterler ve otomobil ile ilgili çeşitli eşyalar (piknik çantaları, zamanın benzin pompaları vs.) sergilenmekte. Bazı parçalar oldukça nadide. Eğer otomobillere meraklıysanız ve yolunuz Amsterdam civarına düşerse (Amsterdam – Den Haag yaklaşık 40-50km) bu müzeyi mutlaka ziyaret edin.
Bu noktadan sonra sözü fotoğraflara bırakıyorum. Az laf çok fotoğraf.
Müzeyi asansörle en üst kata çıkarak gezmeye başlıyorsunuz. Öncelikle videodan size müze ile ilgili kısa bir görsel bilgi sunuluyor. Daha sonra çeşitli özelliklere göre gruplandırılmış salonları dolaşmaya başlıyorsunuz. İlk salonda at arabaları sergileniyor. Bu arada sergilenen otomobillerin büyük bir çoğunlu herhangi bir restorasyon geçirmeden günümüze kadar gelmişler.
Fotoğraflardan da anlayabileceğiniz gibi müzedeki her salonun bir teması var: At arabaları, elektrikli otomobiller, buhar gücü ile çalışan otomobiller, tek silindirli otomobiller, fiyatları uygun otomobiller… Şimdi gezeceğimiz salonun teması ise ünlüler ve otomobilleri. Fotoğrafta gördüğünüz bütün otomobillerin sahipleri oldukça ünlü.
Müzedeki bütün salonları gezdikten sonra geniş bir sokağa çıktım. Dönemin mimarisi kullanılarak güzel bir aktivite mekanı oluşturulmuş. Burada bir yorgunluk kahvesi içebilir, yemek yiyebilirsiniz. Bu bölümü de arkamda bıraktıktan sonra tura başlarken girdiğim yüksek tavanlı, büyük salona geçtim. Burada otomobiller ve üretildikleri memleketlerin bayrakları bir arada sergileniyor.
Böylece turumuzun sonuna geldik. Umarım sizler de benim kadar eğlenmişsinizdir. Bu sayfada müzede yer alan klasiklerden bazılarının fotoğraflarını gördünüz. Tamamı için Louwman Museum ve The Hague şehri sizleri çağırıyor. Son olarak emniyet kemeriniz takılı, farınız da yolunuz da açık olsun.