MotoGP Türkiye

23 Ekim 2005

Arkadaşlarla Moto GP için bir türlü organize olamamıştık. Fiyatları pahalı bulduğumuzdan bilet almadık. Belki beleş bilet buluruz diye bekledik. Cumartesi günü yarışı TV’den seyredeceğimiz kesinleşmişti. Biz de motora bineriz diye başka planlar yapıyorduk. Akşam saat dokuz civarı Erdem aradı. Bilet bulmuş. Dündar sağ olsun Erdem’i aramış ve elinde Moto GP biletleri olduğunu söylemiş. Tabi biz de heyecanlandık. 

Sabah Erdem’i aradım. Herkese yetecek kadar bilet var dedi. Ne tesadüf ki biletlerin ait olduğu tribün F1’i seyrettiğim 5 numaralı tribündü. Ben, Selçuk, Büyük Selçuk ve eşi Duygu, Erdem, Gürkan, Ahmet Bimex’te buluştuk. Beş motor yola koyulduk. Trafik umduğumdan açıktı. Yola çıktıktan yaklaşık yarım saat sonra 5 numaralı tirübünün önüne motorları park etmiştik. Ahmet ve B.Selçuk’un kendi biletleri vardı. Onlar başka tribünlere gittiler.

Her yer motor kaynıyordu: Egzozunu öttürenler, tek teker yapanlar, kaskları kollarında piyasa modunda gidenler…. Tabi bunları yapanların büyük kısmı SS tayfası.

Bizim tribün oldukça tenhaydı. Beğendiğimiz bir yere oturduk. 250cc yarışı başlamıştı. Onları seyretmeye başladık. Bir yandan da ben yeni digital SLR’ımla fotoğraf çekmeye başladım. Eve gidince  bir sürprizle karşılaşacaktım. Bazı ayarlar cuma akşamı Alp Eren’i çektiğim şeklinde kalmış. Haliyle umduğum gibi çıkmadı fotolar. Bir de üzerinde çalışmak lazım. Keşke otomatik modda çekseydim. PS ile epey uğraşıp düzelttim ama renkler bazı fotolarda saçma sapan çıkmış.

250cc yarışı
250cc devam
Yat yatabildiğin kadar

250cc yarışı bitince biz de sohbete koyulduk. F1 yarışında karşımızda dev ekran vardı, hoparlörlerden bilgilendirici mesajlar geliyordu. Burada öyle uygulamalar yoktu. Cep telefonularından fotoğraflar güzel çıkmıyordu. Daha yüksekte oturup sağlam bir zoom lazım. Biz de birbirimizi fotoğrafladık.

Gürkan, Erdem, Selçuk
Tribünler bomboştu
Biz de girelim fotoya
Mont ve şapkanın uyumuna dikkat

Derken formasyon öncesi turlar atılmaya başlandı. Sonunda MotoGP başlıyordu. Bizden sonraki düzlükte genelde kafa kaldırıp tek teker geçiyorlardı. Selçuk da ben de çıkan sesi beğenmedik. F1’den sonra traktör gibi kaldılar. Yarış ilerledikçe ses daha da çekilmez hale geliyordu. Ben de kulaklıklarımı taktım.

Tek teker

Yarışı Melandri kazandı. Yarışa dördüncü sıradan başlayan şampiyon Rossi ise ikinci oldu. Adam kaç yarış önceden şampiyonluğunu ilan etmiş zaten. Takılıyordu işte. Yarış bitince çoğu pilot tek teker yapıp seyircileri selamladı. Belki ana tribünde lastik de yakmışlardır ama biz göremedik. Dev ekranda yoktu. Söylene söylene çıktık. Motorlara atlayıp evin yolunu tuttuk. 

Akşam iftara Cadde İskender’e gittik. Bağdat Caddesi motor kaynıyordu. Yarıştan çıkan soluğu burada almış. O gazla egzozları öttürüp duruyorlardı. Dünkü Nezih’in aksine servis ve yemekler süperdi. Güllacımı da yedim bu sefer.

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir